Serdar Kılıç: Kaçkarları Görmeden Ölmeyin !
Serdar Kılıç bu ülkenin gerçek survivor’ı… Katılmadığı macera yarışı, tırmanmadığı dağ yok desek yeridir. Hayatını insanları doğaya çekmeye adamış, bir de bugünlerde “Bize survivor eğitimi verir misin?” diyenleri nazikçe geri çevirmeye! O, anlık değil yaşam boyunca doğayla içi içe olalım istiyor. Tam da gerçek bir survivor’dan bekleneceği gibi…
Öncelikle bir noktayı aydınlatmak gerekiyor. Nereye giderseniz gidin, her gittiğinizde ayrı bir güzellikle karşılaşırsınız. Ben Patagonya’ya, Grönland’a, Yeni Zelanda’ya defalarca gittim. Her gittiğimde başka bir tat aldım. Çünkü mevsim, güneşin açısı, bulutlar; bunların hepsi, manzarayı değiştirir. Benim favorim Kaçkarlar’dır. Florası da faunası da müthiştir. Bu topraklarda doğmuş büyümüş bir insan Kaçkarlar’ı görmeden ölürse yazık olur. İnsanın beyninin çok hızlı geliştiğini fakat fiziksel kapasitesinin ihmal edildiğini düşünüyorum. Çok hızlı ilerleyeceğiz belki ama vücudumuz buna ayak uyduramayacak gibi geliyor. Zaten yerimizden kalkmadan, elektromanyetik alanlarda yaşamaya devam ettiğimiz sürece böyle bir son kaçınılmaz olacak. Bu toplumun doğayla temasının mutlaka sağlanması gerekiyor. Bugün çık sokağa istediğin kişiye sor, ağaç adlarını bilir ama görse üç tane ağaç tanımaz. Bunu hatırlatabilmek adına da ‘Doğadaki Çocuk’ derneğini kurduk. Doğayla başa çıkmaya çalışmak! Doğayla başa çıkamazsın ancak onunla uyum içinde hareket edebilirsin. Bazı yerlerde okuyorum; doğaya karşı koymaktan falan bahsediyorlar. Ben onu söyleyenlere akıntılı bir nehre girip akıntıya karşı yüzmelerini öneriyorum. Doğanın büyüklüğünü kabul edeceksin ve onun kurallarına göre, onunla ahenk içinde olmaya gayret edeceksin. Benim eşim en büyük şansım. Şehir hayatına ilişkin tüm boşluklarımı o tamamlıyor. Benim hayatım dağlarda geçti.
Zaman kavramı yoktur mesela bende. Zaten saate bakarak değil; güneşe bakarak hareket ederim. Bu yüzden şehrin o dakik olma durumlarını hep ıskalarım. Burada yardımıma eşim yetişiyor. Doğada öğrendiklerimi buraya entegre ediyorum; öyle bir denge kurdum ve çok mutluyum. Hiçbir şey yapamıyorsanız haftada bir kere ormana gidin. Yazın tatillerinizi deniz kenarında geçirmek yerine bir sefer de dağa, ormana gidin mesela. Çok şey kazanacaksınız. Amacımız, doğayı eğitim sisteminin içine mümkün olduğunca entegre etmek. Temel amacımız şehirlerdeki okulların içine girip sistemler kurabilmek. Anadolu yüksek bir coğrafya ama kaçımız dağlara, ormanlara gidiyoruz. Bu dernekteki amacımız çocukların ailelerini, dağlara, doğaya gitmeye motive etmelerini sağlamak. Dağ sağlık demektir. Tatil köylerinde açık büfeyle, duvarlarla çevrili alanlarda çocuklarımızı sağlıklı yetiştiremeyiz. Doğa bana dürüst, mert ve kudretli olmayı öğretti. Üçü bir araya geldiği zaman iyi insan oluyorsun. Doğa, iyi insan olmayı da öğretir; yeter ki siz kendinizi ona bırakın. Doğa, kaynakları verimli kullanmayı da öğretti bana. Zevk için hayvan avlamam; ihtiyacım olursa avlarım ve her bir parçasını da kullanırım. Hayvan avlayıp evinde duvarına asanlar bizden değil. Atalarımız avladığı hayvanın önünde diz çöküp, “Senin kudretine ve ihtişamına hayranım” diye saygısını gösterirdi.