Samsun’da Hititlerin kullandığı bazı ahşap eşyalar çürümemiş olarak bulundu
Samsun’un Vezirköprü ilçesinde yer alan Oymaağaç Höyüğü’ndeki arkeoloji kazılarında arkeologların çok nadir şahit olabilecekleri bir keşif yapıldı. Geçtiğimiz haftalarda keşfedilen Hititlerin en geniş ve en büyük yeraltı pınarına su sağlayan Demir Çağı’ndan beri içinde su olan tünel
Samsun’un Vezirköprü ilçesindeki Hitit şehri Nerik’i ortaya çıkarmak için Oymaağaç Höyüğü’nde devam eden kazılarda, tünelin içindeki suda bulunan ve yaklaşık 3 bin yıllık olduğu belirlenen ahşap buluntular aynı yerde muhafaza ediliyor.
Oymaağaç Höyüğü’nde, 52 basamakla inilen, 8 metre derinlikte, 22 metre uzunluğundaki tünelde 2009 yılında başlayan kazılar, 2019’da tamamlandı.
Bir pınara ulaşılan tüneldeki arkeolojik çalışmalarda, pınarın içinde ahşap parçalar bulundu.
Uşak Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Oymaağaç Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Ali Yılmaz, AA muhabirine, Oymaağaç’ın bölgedeki önemli kazılardan biri olduğunu söyledi.
Oymaağaç Höyüğü’ndeki önemli bölümlerden birinin basamaklarla inilen tünel ve içindeki pınar olduğunu aktaran Yılmaz, “Tünelin sonundaki pınar, Hitit döneminde çivi yazılı metinlerde, hava tanrısının çok sevdiği pınar olarak geçer. Tünelin sonunda gördüğünüz gibi bir su var. Bu su şu an yüksek. Hitit döneminde su daha düzenli bir şekilde bir oluktan akıyordu. Hititler için, özellikle ritüelleri için önemli bir su kaynağı olduğunu söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Demir Çağı’ndan beri içinde su olan tünel
Çalışmalarda, pınarda su ve çamurla karışmış olan ahşap buluntulara ulaştıklarını anlatan Yılmaz, “Bu ahşap buluntuların radyokarbon tarihleri Demir Çağı’nı işaret etti. Yani bu ahşaplar MÖ 10. yüzyıl sonuna tarihlenmektedir ve 3 bin yıllıktır. Bu tarih Demir Çağı’nda da tünelin yani bu pınarın hala kullanılıyor olduğunu bize gösteriyor.” bilgisini verdi.
Ahşap yapıların tünelde depolandığını veya tünele atıldığını düşündüklerini dile getiren Doç. Dr. Yılmaz, şöyle devam etti: “Bu ahşapların arasında mimari birtakım ögeler var. Mesela birbirine çantı, bu Karadeniz’in yaygın mimari örneği. Birbirine çatılmış tomruklar. Bunun dışında ahşap çapa, ahşap bir kilim dokumak için ya da doğal ipleri sıkıştırmak için bir kılıç. Bunun dışında boyunduruk parçaları. Yani çeşitli ve karışık ahşap buluntular olduğu için sanki burası bir depo olarak kullanılmış son dönemlerinde. Bu da bugün Anadolu’nun en eski korunmuş, ahşaplarından biri olduğunu gösteriyor. Bu ahşaplar da şu an bir kısmı yine olduğu yerde suyun içinde korunmaya devam ediyor. Nitelikli olanlar 3 boyutlu olarak belgelendi ve onlar da yıl boyunca 7 gün 24 saat çalışan klimalı bir konteynerde konservasyon için bekliyor. İleri projelerimizden birisi de bu ahşaplar mantıklı bir konstrüksiyona uyuyor mu uymuyor mu? Bu üç boyutlu modeller üzerinden bunu anlamaya çalışacağız.”
Doç. Dr. Yılmaz, tünelin içindeki suda bulunan ahşapların Anadolu için son derece önemli, korunmuş, suya doymuş ahşaplar olarak literatüre geçtiğini sözlerine ekledi.