Mis kokulu ağaçlar
Çoğu bitkinin kendine özgü ama çok baskın olmayan bir kokusu olsa da bazı türler var ki oldukça sürprizli. Kokular, görünümleri birbirine benzeyen türleri birbirinden ayrıştırmak için de güzel bir ipucu
Güzel kokan bitkiler dendiğinde akla önce güzel kokan çiçekler ve çoğu aromatik bitki kategorisinden aşina olduğumuz, mutfakta kullanılan otlar geliyor. Ada çayı, kekik, mercanköşk, nane, fesleğen, ıtır, sardunya, ağaç minesi, rezene, roka, civanperçemi, fesleğen, domates, kereviz, havuç, melisa, papatya, Monarda, Santolina gibi türlerin yapraklarının güzel koktuğunu bilmeyen herhalde yoktur.
Sürprizliler var
Narenciyenin, çamların, ardıçların, okaliptüslerin yapraklarının baskın kokulara sahip olduğunu en şehirlimiz bile araba aynasına asılan yapay koku tabletlerinden hatırlayacaktır. Çoğu bitkinin kendine özgü ama çok baskın olmayan bir kokusu olsa da bazı türler var ki oldukça sürprizli. Görünümleri birbirine benzeyen türleri birbirinden ayrıştırmak için de güzel bir ipucu esasen. Mesela bizim bölgede defne kendiliğinden çam ormanları arasında yetişir. Aslında ehil bir göz, defneyi ilk bakışta kolayca tanır ama bazen defne gibi çam ormanları arasında yetişen, dağ çileği olarak bilinen Arbutus unedo’nun meyvesizken defneyle karıştırılması muhtemeldir. Dağ çileğinin dalları kırmızı, yaprak kenarları tırtıklı olsa da emin olamıyorsanız yaprağını koklayın. Dağ çileği kokmaz, oysa defneyi koklar koklamaz ayırt edersiniz.
Cevizi tanımak
Şehirde büyüyüp cevizi ayıklanmış halde kuru yemişçiden almaya alışık biri için yakın zamana kadar ceviz ağacını üzerinde meyvesi yokken ayırt edemiyordum. Kahverengi tabelaları takip ettiğimiz bir ilkbahar gezisinde Aydın’daki Afrodisias Antik Kenti’nde rastladığım epey yaşlı, gövdesinde “göz” şekilleri olan, büyük yapraklı bir ağacın yapraklarının çok güzel koktuğunu fark etmiş, bir tane örnekle köye dönmüş ama yaprağı cebimde unutmuştum. Tarif etsem de kimseden ne ağacı olduğunu öğrenemedim. Antik kente kayıtlı bir anıt ağaç, birilerinin blog’unda ağaç hakkında bir hikaye, bir gezginin fotoğrafında fon olup olmadığını araştırdım. Ama nafile. Gövdesinde Antik Mısır mitolojisinin tasvirlerinde Ay gözü, yani Horus’un gözü diye bilinen göz figürü olan ağaçlar diye Google’da tarama yaptığımda karşıma hep huş ağaçları çıktı. Ne zaman ki köydeki ceviz ağaçları meyve vermeye başladı ve ben ağaçlara alıcı, daha doğrusu yiyici gözle bakmaya başladım, işte o anda aydınlanıverdim. Elma ağacının değil ceviz ağacının altında Evreka yaşamıştım. Yaprağını koparıp kokladım. Meğer ne olduğunu tahmin edemediğim, yaprakları harika kokan ağaç Juglans, yani bildiğimiz ceviz ağacı imiş. Hani şu yapraklarının altından salgıladığı ve adını aldığı juglon kimyasalı yüzünden baş ağrısı yapabileceği için altında uyunmaması tavsiye edilen ve bazı sebzelerin yetişmesine izin vermeyen ağaç. Normalde bir ceviz ağacının gövdesinde benim rastladığım ağaçtaki kadar belirgin gözler bulunmuyor. Yaşlı ve sıra dışı gözlü Afrodisias cevizi belki de yanlış budandığı için üzgün gözlere sahipti ve beni gözüme baka baka kandırmıştı!
Hangileri kokuyor?
Bu hikayeden sonra başka hangi çalı ve ağaçların yaprakları kokuyor diye düşünmeye başladım. İşte aklıma gelenlerden birkaçı: Vitex agnus-castus yani Hayıt’ın nefis bir kokusu var, tohumları da aynı şekilde kokuyor, yanlarında yürürken elimi yapraklarına sürterek geçiyorum, hatta yürüyüş boyunca elimde birkaç yaprağı ufalayarak yürüyorum. Yalancı karabiber olarak bilinen, Peru biber ağacı da denen Schinus molle’nin kendine has hafif biberli bir kokusu var. Ama koparırken sütüne dikkat, yapış yapış ve alerjik reaksiyona sebep olabilir. Mersin çalısı, yani Myrtus communis’in de harika kokan yaprakları et yemeklerine yakışacak kadar güzel kokuyor. Clerodendron trichotomum aslında bir istilacı. Pembemsi beyaz ufak ve zarif çiçekleri çok güzel koksa da yaprakları herkese güzel gelmeyebilecek keskin bir kokuya sahip. Ben ise müptelası oldum! Bahçemdekinin kök sürgünlerinden sürekli çıkan ve hızla büyüyen piçlerini temizlerken yanlış bir bitkiyi sökmemek için var gücümle asılmadan önce muhakkak bir yaprağını koparıp kokluyorum. Bir de kokar ağaç denen Ailanthus altissima var ki amanın! Adından anlaşılacağı üzere hiç de etkileyici değil! O da bir istilacı.
Koparın, ısırmayın!
Son olarak bahçesi olmayan ama evinde Philodendron yetiştirenlere bir öneri! Bitkinizin herhangi bir yaprağını gövdesine bağlandığı yerden kopardığınızda kendine has, biraz kerevize benzeyen bir koku alacaksanız. Her kısmı zehirli olduğu için güzel kokuyor diye sakın ısırmayın! Koklamak yeterli!