“Krizlerin üstesinden kendi öz sermayemizi kullanarak geldik”
Netmak Genel Müdürü Necati Türksever ve İhracat ve Satış Yöneticisi Melike Türksever Yılmaz ile şirket içindeki yapılanmayı, aile şirketi olmanın avantajlarını, kurumsallaşmaya olan bakış açılarını ve kuşak çatışmalarını nasıl yönettiklerini konuştuk. Yıllar içinde karşı karşıya kaldıkları krizlerden kendi öz sermayelerini kullanarak çıktıklarını ifade eden Necati Türksever; “Biz hep şartlar ne olursa olsun üretmeye devam ettik, umutsuzluğa kapılmadık” dedi.
50 yıldır ağaç işleme makine sektöründe hizmet veren Netmak firmasının yöneticileri Necati Türksever ve Melike Türksever Yılmaz ile “Babalar ve Çocukları” için bir araya geldik. Yarım asrı geride bırakan bir aile şirketi olarak kurumsallaşmayı iki farklı şekilde değerlendiriyorlar. Necati Türksever, kurumsallaşmanın, firmanın çıkardığı ürün özelliğine, şirketin maddi gücüne ve ürünün ekonomik değerine bağlı olduğunu ifade ederken, Melike Türksever Yılmaz kurumsallaşmayı, organizasyon yapısının kurumsallaşması olarak tanımlıyor. İki farklı görüşü birbiriyle harmanlayıp, geçmişin tecrübesini geleceğin bakış açısıyla birleştiren firma birlikte ortak karar almaya her daim büyük önem veriyor.
- Türk reel sektörünün gerçeği KOBİ’ler onun da özelliği aile şirketleri… Peki aile şirketi olmayı siz nasıl tarif ediyorsunuz?
Necati Türksever: Benim serüvenim mesleğimi icra etmek istememle başladı. Üniversitede aldığım eğitim ile bir ürün ortaya çıkarma isteğim, imalat yapmak ve bir şeyler üretmek isteğim sonucunda Netmak’ı rahmetli babam Halil Türksever ile kurduk. Sonra kardeşim Hayati Türksever’in ve daha sonrasında da çocuklarımızın dahil olması ile şu an yaklaşık 100 kişiye istihdam sağlayan, üç ayrı şirket ile sektöre hizmet veren bir grup şirketi olduk. Bana göre aile şirketi, şirket yöneticilerinin, karar alan kişilerin aileden olduğu şirket yapısıdır.
Melike Türksever Yılmaz: Aile şirketi, aileden girişimci birinin ailesini geçindirmek amacıyla kurduğu, daha sonrasında yönetim şekline, çıkardığı ürüne, verdiği hizmete bağlı olarak belli bir büyüklüğe gelmiş işletme yapısıdır. Genellikle aile üyelerinin yönetimde olduğu, resmi iç prosedürlerin az olduğu, dolayısıyla işleyişin hızlı olduğu daha sıcak bir işletmelerdir.
“KURUMSALLAŞMIŞ AİLE ŞİRKETLERİ DAHA UZUN ÖMÜRLÜ VE DAHA ÜRETKEN OLUYORLAR”
- Kurumsallaşmanın bu kadar konuşulduğu bir yerde aile şirketi olmak, buna hep tezat gibi anlatıldı. Oysa Avrupa’da kurumsallaşmış aile şirketleri var. Sizce bu denge nerede yakalanabilir?
Necati Türksever: Kurumsallaşma için bence üretimin seri ve standart olması gerekiyor. Ben kurumsallaşmaya, üretim proseslerinin kurumsallaşması olarak bakıyorum. Bizim ürünlerimizde ortaya çıkan işin, üretimin başında olan kişilerin tasarımlarına bağlı olarak, kendi bilgileri doğrultusunda ve pazarın ihtiyacına yönelik olması gerekiyor. Bu da standart, hep aynı üretimi yapmanın önünde bir zorluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle bizim gibi üreticilerde kurumsallaşmayı zor bir hale getiriyor. Çıkan ürünü ve üretim metotlarını standartlaştırabilirsek, işi yapan kişilerden bağımsız hale getirebilirsek o zaman üretim proseslerinde kurumsallaşma için zemin hazırlanmış olur. Avrupalıların bu anlamda bizim gibi aile şirketlerinden farklı olmaları bunu ne kadar sağlayabildiklerinden geçiyor. Avrupa’daki şirketler ekonomik anlamda bizlerden daha güçlüler, Ar-Ge faaliyetleri için kaynak ayırabiliyorlar, çıkan ürünü değerinde satabiliyorlar, daha donanımlı bir teknik kadro yaratma güçleri var, bu nedenle onların kurumsallaşması bizlere göre daha kolay oluyor.
Melike Türksever Yılmaz: Aile şirketleri de kurumsallaşabilir tabi ki. Ama diğer ortaklıklara göre biraz daha özveri ve güven gerekiyor. İşleri devredebilmek, sorumluluk ve inisiyatif vermek gerekiyor. Bana göre; aile şirketlerinde işleri kişilerden bağımsızlaştırarak standart hale sokmak, diğer işletmelere göre daha zaman alıcı ve sıkıntılı bir süreç. Ama bunlar bir şekilde aşılabilirse zaten kurumsallaşma yoluna girilmiş oluyor. Ve kurumsallaşmış aile şirketleri daha uzun ömürlü ve daha üretken oluyorlar.
“KURUMSALLAŞMA, FİRMANIN ÇIKARDIĞI ÜRÜN ÖZELLİĞİNE VE EKONOMİK DEĞERİNE BAĞLI”
- Her aile şirketi kurumsallaşmalı mıdır?
Necati Türksever: Her aile şirketi kurumsallaşmak zorunda değil. İyi bir yönetime sahip olmak kurumsallaşmaktan daha önemlidir bana göre. Söylediğim gibi kurumsallaşma, firmanın çıkardığı ürün özelliğine, şirketin maddi gücüne, ürünün ekonomik değerine bağlı.
Melike Türksever Yılmaz: Eğer şirketin ölçeği büyüyorsa kurumsallaşma kaçınılmazdır, yoksa diğer kuşaklara aktarımı zor, hatta imkansızdır. Amcam kurumsallaşma kavramına bir mühendis gözüyle bakıyor ve üretimin kurumsallaşması olarak görüyor. Ben de kendi mesleğimle alakalı organizasyon yapısının kurumsallaşması olarak görüyorum. Ama sonuçta ikimiz de işlerin standardizasyonu olmadan kurumsallaşmanın zor olduğuna inanıyoruz.
“ÖNEMLİ OLAN BİRBİRİMİZİ ANLAYABİLMEMİZ”
- Şu an Türk işletmelerine baktığımızda büyük ölçüde kuşak değişimi yaşandığını görüyoruz. Siz kuşak çatışması yaşadınız mı?
Necati Türksever: Kuşak çatışması illaki yaşanıyor. Bu çatışma mesleki anlamda olabiliyor, hayata farklı bakış açılarımız nedeniyle veya çalışanlarımız ile olan iletişimimiz konusunda olabiliyor. Bunlar son derece normal şeyler. Önemli olan karşılıklı olarak birbirimize saygı duymamız, birbirimizi anlayabilmemiz.
Melike Türksever Yılmaz: Arada çatıştığımız noktalar elbette oluyor. Ama karşılıklı fikirlerimizi söylüyoruz. Onlar bizim farklı bakış açılarımızı dinliyor, biz onların çok kıymetli deneyimlerini dinliyoruz. İllaki bir orta yol buluyoruz, iş birbirimize güvenmekle ve saygı duymakla başlıyor aslında. Onlar bize güvendikçe işleri daha kolay devrediyorlar, biz de seve seve sorumluluk alıyoruz ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz. Yaklaşık 16 yıldır birlikte çalışıyoruz, eskiden sanırım daha fazla fikir ayrılıkları yaşıyorduk, zamanla her şey yoluna giriyor ve birbirimizi daha iyi anlıyoruz.
“50 YILDIR HEP SAĞLAM ADIMLARLA BÜYÜDÜK”
- Değişen bir ekonomiden ve onun yarattığı krizden söz ediliyor? Yıllarca krizlerle boğuşmuş bir firma olarak geminizi bu zamana nasıl getirdiniz?
Necati Türksever: Biz hep şartlar ne olursa olsun üretmeye devam ettik, umutsuzluğa kapılmadık. Çok zor zamanlarda bazı ekonomik tedbirler aldık, giderlerimizi azalttık, stok maliyetlerini minimuma indirdik. Çok zorda kalmadıkça hep kendi öz sermayemiz ile şirket harcamalarımızı gerçekleştirdik. Borçlanmadık, borçlanmaktan kaçtık. Maddi risklerden uzak durduk, kendi yağımızla kavrulduk yani. Çok şükür ki ekonomik krizlerden ciddi badireler almadan çıktık.
Melike Türksever Yılmaz: Netmak bu sene 50. yılını kutluyor. Babam ve amcam şu zamana kadar birçok ekonomik kriz yaşamışlar, hepsinin üstesinden de zarar görmeden gelmişler. Bunun en önemli faktörlerinden birinin kendi öz sermayemizi kullanmak ve büyük maddi riskler almadan yola devam etmek olduğunu düşünüyorum. 50 yıl boyunca hep sağlam adımlarla büyümüşler. İşlerinin başındalar, teknik donanımları bilgi birikimleri muazzam, bunların da bu krizleri aşmada, ayakta kalmada çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- Yeni kuşağı şirket içinde görevlendirirken nelere dikkat ettiniz?
Necati Türksever: Bizler gibi çocuklarımız da kendi eğitim aldıkları branşlara göre, ilgi alanlarına göre şirket içinde görev ve sorumluluk aldılar. Hepsi uzun yıllardır bizimle beraber çalışıyorlar ve kendi departmanlarını, altlarındaki çalışanları yönetiyorlar. Zaman içinde üstlerine aldıkları görevler de artıyor haliyle. Bizlerden sonra da şirketimizin devamlılığını sağlamalarını, yeni nesillere aktarmalarını temenni ediyoruz.
“DEĞİŞİME UYUM SAĞLAYACAK OLAN, YENİ NESİL OLARAK BİZLERİZ”
- Yeni bir ekonomi, yeni şartlar, farklılaşan bir yaklaşım. Sizce firmalar bu dönüşümü nasıl yönetmeli?
Melike Türksever Yılmaz: Artık dünya küreselleşme ile kocaman tek bir pazar halini aldı. İlk önce buna uyum sağlamak gerekiyor. Müşteri profilleri, iş yapma şekilleri, insanların iş ahlakı, ticaret şekli, pazarlama araçları ve stratejileri gibi konular eski zamanlardan hatta 10 yıl öncesinden bile çok farklı. Biz yeni nesiller olarak bu konularda önemli rol alacağız ve bu değişime uyum sağlayacak olan, yeni nesil olarak bizleriz. Bu dönüşümü sağlarken de onların bilgi birikiminden faydalanmamız, onların izlediği yolu, bu yeni düzene adapte etmemiz gerekiyor. Bu noktada uyumlu çalışabilmemiz ve birbirimizi dinlememiz çok önemli.
- Yönetim biçimleri de değişiyor. Eskinin sert yönetici tipi, şimdi iletişimi yüksek, ortak karar alabilen bir özelliğe dönüştü. Aile işletmesi olarak bu dengeyi kurarken, yol haritanız ne oldu ya da olacak?
Necati Türksever: Her şeyi ben bilirim, benim dediğim olacak dememek lazım. Şirketimizde çalışan tüm aile üyelerinin fikirleri, düşünceleri önemli olmalı. Örneğin, bir yatırım yapılacaksa herkesin fikri alınmalı, ortak karar alınmalı, böylece açık iletişim sağlanmalı. Çalışanlarımız ile de uzun yıllardır birlikte çalıştığımız için abi-kardeş ilişkimiz mevcut, herkes duracağı yeri bilir, birbirine saygılıdır. Önemli olan herkesi dinlemek.
Melike Türksever Yılmaz: Biz yeni nesil olarak biraz daha onlara göre ılımlıyız. Y ve Z kuşağının farkı sanırım bu. Bence buradaki en önemli şansımız, çalışanlarımızın çoğunun uzun yıllardır bizimle çalışıyor olmaları. Bizleri ve onları iyi tanıyorlar. Kime nasıl yaklaşacaklarını biliyorlar, kime ne söyleneceğini veya söylenmeyeceğini biliyorlar. Aile şirketlerinin sağlam kayalarından biri de iletişimin bu şekilde açık ve biliniyor olması bence. İletişimde de risk çok yok yani. Yeni işe başlayan arkadaşlarımız da ya bizler gibi Y ya da Z kuşağı, onlar da haliyle bizlerle daha rahat iletişim kurabiliyorlar. Önemli olan karşılıklı açık iletişimin korunması, iyi niyet çerçevesinde karşılıklı görüş alışverişi yapılmasıdır.
- Eski kuşaktan farklı olarak hayata geçirdiğiniz ya da geçirmeyi planladığınız yenilikler var mı?
Melike Türksever Yılmaz: Kurumsallaşma faaliyetlerine, otomasyona dayalı üretime yatırım yapmak ve elimizdeki büyük güç olan dijitalleşme, dijital teknolojiyi kullanarak pazarlama ve müşteri yönetimi konularına odaklanmak büyüklerimizden farklı olarak iş yapma şekillerimiz olacak.
“PEŞİN ÖDE, BORCA GİRME”
- Sözün senet olduğu yıllardan, çekin ödenmediği yıllara geldik. Dünden bugüne bu bozulmayı okurken yeni kuşaklara tavsiyeleriniz neler?
Necati Türksever: İlk tavsiyem peşin öde, borca girme olur. Ekonomik riskin çok olduğu, ekonominin gün ve gün değiştiği bu zamanlarda, maddi anlamda sağlam durabilmek gerekiyor. Diğer önerim ise; satış yaparken, müşterini, çalıştığın kişiyi iyi tanı, vadeli satış yapacaksan bu kişinin iş yapma şekline, iş ahlakına, ticari kariyerine dikkat et olur.
“HER GEÇEN GÜN DERNEĞİMİZ DAHA DA BÜYÜYOR VE GÜZEL İŞLERE İMZA ATIYOR”
- AİMSAD’ın çalışmaları hakkında neler söylemek istersiniz?
Necati Türksever: AİMSAD’ın kurucu üyelerinden biriyim. Sektörde yıllardır eksikliği duyulan bir yapıydı. Derneğimizi kurarak herkesi tek bir çatı altında toplamayı ve bunun verdiği güç ile iş yapmayı amaçlamıştık. Her geçen gün bu çatımız daha da büyüyor ve güzel işlere imza atıyor. Bundan dolayı mutluyuz.
Melike Türksever Yılmaz: Netmak olarak AİMSAD’ın kurucu firmalarından biriyiz ve uzun yıllar sonra böyle bir birlikteliğin mimarlardan biri olmaktan dolayı gururluyuz. Sektörümüz gittikçe güçlenen, Türkiye dışında adından oldukça söz ettiren, dünyanın her yerine ihracat yapan, ülkemize önemli katma değer sağlayan bir sektör. Bu nedenle başka platformlarda adını ancak bir dernek çatısı altında duyurabilir, söz sahibi olabilir. Bunun için bu birliktelik çok önemli.
“VERDİĞİN SÖZÜ YERİNE GETİR, İŞ AHLAKINI HEP YUKARDA TUT”
- Son olarak, birbirinizin rollerini değiştirseniz, diğer kuşağa tavsiyeniz ne olur?
Necati Türksever: Kaliteli üretim yap, en iyisini yap, en iyi malzemeyi kullan. Verdiğin sözü yerine getir. Ayağını yorganına göre uzat, iş ahlakını hep yukarda tut. Eşini, aşını, işini sev. İş arkadaşını, hayat arkadaşını ve yol arkadaşını iyi seç. Hayatı güzellikleri ile gör, olumsuz kötü yönlerine odaklanma. Bunları tavsiye ederim.
Melike Türksever Yılmaz: Amcamın, babamın bize tavsiyesi ilk önce; bildiğin işi yap, büyük riskler alma, sözün senet olsun, iş ahlakını asla kaybetme, önünü görmediğin işe girme, ilk önceliğin hep öz sermayen ile iş yapmak olsun, işin başında ol, şirket içindeki her şeyden haberin olsun. Onlar bu zamana kadar bu kurallarla gelmişler, bu kurallardan ayrılmadan üstüne sürekli bir şeyler ekleyerek bu iş devam ediyoruz.
KAYNAK : AİMSAD DERGİSİ