Ağaç SektörüGenelGÜNCEL HABERHaberlerİşORMAN ÜRÜNLERİSOSYAL MEDYA

10 ayda 23,6 milyarlık dolarlık makine ihracatı: Almanya ve ABD ilk sırada

Makine İhracatı, yılın 10 ayında 23,6 milyar dolara ulaştı. Almanya, ABD ve İtalya en fazla ihracat yapılan ülkeler olurken, kilogram başına ihracat fiyatları 8,1 dolara yükseldi.

MAİB verilerine göre, serbest bölgeler de dahil edildiğinde makine imalat sanayisinin konsolide ihracatı, yılın 10 ayında 2024’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 0,8 artışla 23,6 milyar dolara yükseldi. İhracatta tonaj açısından düşüş yaşansa da kilogram başına ortalama ihracat fiyatlarının 8,1 dolara yükselmesi tüm zamanların en yüksek ocak-ekim ihracat gelirinin elde edilmesini sağladı. Yıllıklandırılmış ihracat rakamı ise 28,3 milyar dolara ulaştı. Ocak-ekim döneminde en yüksek ihracat 2,6 milyar dolar ve yüzde 4,7 artışla Almanya’ya yapılırken, onu yüzde 6 yükseliş ve 1,6 milyar dolarla ABD izledi. İtalya’ya yüzde 16,4’lük artışla 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılırken, bu rakam Birleşik Krallık’ta yüzde 12,2 yükselişle 997 milyon doları buldu.

Avrupa Birliği’nde açıklanan yeni sipariş ve sevkiyat verilerini; bölgedeki makine imalatçılarının yapısal bir yavaşlamaya girdiğinin göstergesi olarak yorumladıklarını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi; “Euro Bölgesi’ndeki PMI toparlanmasının bu yıl Almanya tarafından desteklenemiyor oluşu, sanayi zincirindeki momentum kaybını derinleştiriyor. Yılı dalgalı geçiren ve Eylül itibarıyla siparişlerde yıllık yüzde 19 kayıp yaşayan Alman makine sanayisinde kapasite kullanımının son 5 yılın en düşük seviyesine inmesi, daralmanın konjonktürel olmadığını, rekabetçilikte yeni bir aşamaya geçildiğini gösteriyor. İşten çıkarmaları artırıp kıtanın mühendislik yetkinliğini orta vadede aşındırarak AB’nin hızlı toparlanma umudunu azaltan bu verilerde, zayıf talep kadar maliyet baskısının da rolü büyük. Çin’in ölçek, standardizasyon ve modüler üretim avantajları nedeniyle rekabet artık tekil ürün bazında değil, üretim ekosisteminin bütününde yaşanıyor. Elektrikli araçlarda yürütülen sübvansiyon soruşturmasının ardından AB’de üretim ve satışların hızlanması ve Çin’in pazar payının yüzde 25’ten yüzde 17’ye hızla gerilemesi, Avrupa’nın stratejik öncelik gördüğü segmentlerde rekabeti politika araçlarıyla kendi lehine çevirebildiğinin bir örneği. Süregelen mevzuat hazırlıkları, teknoloji ekosisteminin omurgasını teşkil eden makine ve sistem mühendisliği sektörünün de aynı kararlılıkla korunacağını gösteriyor. Sektörün geleceğini sadece mekaniğin değil, yazılım ve dijital mimarinin belirleyeceği, dönüşemeyen, ürünleri, atıkları ve hatta hizmetleri mevzuatla uyumlanmayan imalatçıların büyük pazarlardan başlayarak değer zincirinin dışına itileceği çok açık. Çin’in orta segmentteki ilerleyişinin Avrupa’yı yüksek teknolojili ürünlere sıkıştırması ise, hacimsel büyüme yerine niş segmentlere yönelimi artırarak sanayi yapısında daralmayı hızlandıran bir paradoks.”

“Türkiye, Avrupa sanayisinin doğal uzantısı konumunda”

Rekabetçiliğin Avrupa’yı mühendislikte daha niş alanlara ittiği bu dönemde, orta segmentte oluşan boşluğun Türkiye’yi esneklik ve hız avantajıyla daha görünür hale getirdiğini belirten Karavelioğlu şunları ekledi; “Türkiye, Avrupa sanayisinin doğal uzantısı konumunda. Gümrük Birliği’yle başlayan entegrasyon uzunca bir süredir mühendislik, teknoloji ve sürdürülebilirlik düzleminde ilerliyor. Aramızdaki yakınlık sadece coğrafî değil; beklentiler, kalite anlayışı ve üretim kültürü ile de ilgili. Avrupa’da iş gücünün hizmet sektörlerine kaydığı ve sanayi kimliğinin tartışılır hale geldiği bu süreçte, Türkiye’nin orta segmentteki talep dalgalanmalarına daha hızlı yanıt verebilmesi kritik önem taşıyor. AB makine imalat ve otomotiv sektörünün savunma sanayiine meyletmesi de ayrı bir pencere. Bu yılın ilk 10 ayında AB’nin büyük makine imalatçısı ülkelerine gerçekleştirilen iki basamaklı ihracat artışları, her iki tarafın da bu ihtiyacın farkında olduğunun önemli bir işareti. Sipariş çeşitliliğine daima uyum sağlamış, çevik ve dayanıklı üretim yapımız doğru tedbirlerle güçlendirildiğinde taraflar, sadece bugünün değil geleceğin taleplerine de cevap verecek müşterek bir ekosistemi pazarlar hale gelecektir. Son beş yıldır çabaladığı düşük donanımlı makineler üretme ya da ‘frugal konsept’ teşebbüslerinde istediğini elde edemeyen AB; giderek sıkışmakta olduğu ileri teknolojili makineler evreninde Türkiye’nin kabiliyetleri ile nefes alabilecektir.”

“Eximbank’ın rekabetçi faiz açılımını sabırsızlıkla bekliyoruz”

Avrupa’daki dönüşüm Türkiye için yeni bir fırsat alanı yaratsa da yurt içindeki göstergelerin bu sürecin kendiliğinden avantaja dönüşmeyeceğini açıkça ortaya koyduğuna işaret eden Karavelioğlu şunları belirtti; “Geçen yıl yüzde 9 kadar daralan makine üretiminin bu sene de yüzde 5’e yakın düşüyor olması, sene boyunca tarihi ortalamalarının hayli altında seyreden kapasite kullanım oranının nihayet ekim ayında yüzde 63’e kadar gerilemesi; sektörün çok yönlü baskılar altında güç kaybının sürdüğünü gösteriyor. Türkiye’nin katma değeri ve yerlilik oranı en yüksek sınai ürünü olan makinelerin, dezenflasyonist politikalardan en yüksek seviyede etkilenmesi doğal. OECD verilerine göre üretim maliyetleri içinde ithalata dayalı bileşenleri yüzde 25 seviyesinde olan sektör, ucuz döviz ve ithalat avantajından hiçbir surette yararlanamadığı gibi son yıllarda üretiminin yüzde 59’unu ihraç ederek, yani gelirlerinin önemli kısmını döviz cinsinden sağlayarak yakaladığı büyüme patikasından da hızla uzaklaşıyor. Ana pazardaki hareketlenme asgariye inmiş ölçeklerimizi yeniden büyütmek için fırsat olarak ufukta belirmişken, Eximbank’ın yatırım malı ihracatına mahsus alıcı kredilerine verileceği açıklanan faiz desteğinin hayata geçmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Müşterinin finansmanı, rakiplerimizin çok etkili çözümler geliştirdiği ama bizim zaafımız olan bir alandı; bu destekle makine ve diğer yatırım mallarının ihracatı kolaylaşırken, müteahhitlerimizin yurt dışı projelerinde yerli malını öncelemeleri için çok önemli bir gerekçe de oluşacaktır.”

KAYNAK : AİMSAD DERGİSİ

Başa dön tuşu