GenelGÜNCEL HABERHaberlerİş

Tepetaklak Bir Ağaç – Baobab

Dünya üzerindeki en yaşlı canlılardan olan, Baobab ağaçları, görkemli gövdesi üzerinde, kök gibi cılız dalların göğe uzandığı için tepetaklakmış gibi görünüyor. Afrika yaratılış mitine göre Tanrı, her hayvana bir ağaç vermiştir. En sona kalan sırtlana ise baobab ağacı düşer. Buna çok bozulan sırtlan, onu fırlatıp atınca da ağaç, tepetaklak yere düşer.

Başlı Başına Bir Zenginlik

Baobab ağacıyla -eminim birçoğumuz- ilk kez çocuk yaşta, Küçük Prens hikayelerinden birinde tanıştık. Saint Exupery aslında metaforik olarak baobab ağaçlarını, insanın “doğasındaki” hoş olmayan özelliklerle özdeşleştiriyor. Eğer onları fark edip erkenden söküp atmazsak, köklenip derinleşerek bütün kişiliğimizi ele geçireceğini anlatmaya çalışıyor.

Baobab, Küçük Prens’in hikayesinde sadece bir metafor olarak “şeytanlaştırılmış” olabilir ama dünyayı yok oluşa sürükleme konusunda insanoğlunun üstüne yok, orası kesin. Neredeyse 2000 yaşına varan bu muhteşem varlıklar;  gezegeni yok etmek şöyle dursun, ne yazık ki birer birer gezegenimiz üzerinden silinmeye başladı. Tropik ülkelerde kimi türleri yetişse de Afrika’nın ‘hayat ağaçları’ Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN)’nin Kırmızı Tehdit Altındaki Türler Listesi’nde.

Baobabların bilimsel adı, Adansonia. Adını Fransız botanikçi Michael Adanson’dan alıyor. Senegal’e özgü birçok tropik bitkiyi sınıflandıran doğa bilimci, bu ağaçla da ilk kez 1750 yılında burada karşılaşmış. “Beni götürdükleri çayırda bir antilop sürüsü vardı ama muazzam gövdeli bir ağaç dikkatimi çekince avlanmayı bir anda unutuverdim” diye yazar sonra. 15. ve 16. yüzyılda yolcuların anlatılarında sözü geçen iki ağacın o zamandan beri hiç büyümediğini tespit eden Adanson, ağaçların 5000 yıllık olduğunu düşünmüş o yıllarda. Oysa modern ölçümler ağacın en çok 2000 yaşında olabileceğini gösteriyor.

En yaygın yetişen Afrika baobabı (Adansonia digitata) deniz seviyesinden 450-600 metre yüksekte, daha kurak olan savana koşullarını tercih ediyor. Yüzyıllar boyunca da insanların hareketi ve tohumları taşıması sayesinde tüm Afrika kıtasına ve hatta ötesine yayılmış durumda. Avustralya’ya özgü tek tür olan (Adansonia Gibbosa) ise Batı Avustralya’nın Kimberly bölgesinde yetişiyor.

Ana Yurdu Madagaskar

Baobab, ağacın anayurdu olan Madagaskar’da yetişiyor. Baobab ağacının sert kabuklu meyvesinin belki bir milyon yıl önce suda sürüklenerek Madagaskar adası ile Afrika kıtası arasındaki o kısa mesafeyi aşmış olabileceği tahmin ediliyor. Buradan da Avustralya’ya daha uzun bir yolculuk yapmış olmalı. Zaman içinde, farklı çevresel koşullara uyum sağlamasıyla yeni türler ortaya çıkmış. Madagaskar’ın kuzeybatısındaki Majunga ve Hindistan’daki baobab popülasyonunun ise Arap tüccarlar sayesinde çoğalmış olabileceğine inanılıyor. Bu iki bölge 12. yüzyılın sonları ve 13. yüzyıl başlarında, Hint Okyanusu üzerinden ticaret yoluyla birbirine bağlanmıştır çünkü.

Madagaskar’ın batısında, Morondava’da meşhur Baobab yolundaki 25 (Adansonia grandidieri türü) ağaç, tam 25 metre yüksekliğinde.  Ait oldukları ormandaki ağaçların çoğu, tarım alanları açmak adına kesilmiş olduğu için bu dünyada ne zamandır var oldukları kesin olarak saptanamıyor.

Bu devasa ağaçların, Afrika’ya ya da Avustralya’ya örnek toplamaya gelen 19. yüzyıl kaşiflerinin ilgisini çekmiş, hayranlık uyandırmış olması da elbette şaşırtıcı değil. Baobab’ı kayda geçen ilk kaşiflerden biri, Thomas Baines. Baines, 1855 ile 1856 yılları arasında, A.C. Gregory’nin Kuzey Avustralya seferi sırasında bu kıtaya özgü Adansonia Gregorii’nin yapmış. Avustralya’da “boab” diye bilinir bu ağaç… Daha sonra 1861 ve 1862 yıllarında kuzey Botswana’da yapacağı seyahatlerde de birçok baobab ağacını çizimleriyle kayda almış.

Baobabların devasa boyutları, dünyadaki başka hiçbir ağaca benzemeyen tuhaf görünümü ve ağacının kabuğundan meyvesine türlü türlü şifası nedeniyle olsa gerek, yerli halkların kültüründe bambaşka anlamlar yüklenmiş.  Afrika’nın hayat ağacı imgesi baobab’tır… Tinsel bir yanı vardır baobab ağaçlarının, tapınak işlevini üstlenir. Afrika kültüründe baobapların çoğunun kendi adı da vardır ve öldüklerinde cenaze töreni düzenlenir. Toplumsal bir sorun olduğunda, şef veya kabile üyeleri baobab ağacının altında buluşarak, konuşup tartışarak sorunlarına çözüm bulmaya çalışırlarmış. Bu buluşma, kabile üyeleri arasında güven ve saygının güçlendirilmesini sağlıyor.

Baobab Ağacının Doğaya Faydaları

Baobab, her zerresiyle yaşam kaynağıdır. Ağaçların yumuşak kabuğu hasat edilip kabukların dövülmesiyle elde edilen lifler, halat yapımında ya da kumaş dokumalarında kullanılıyordu. Ağacın bu kısmının alınmasının ona zarar vermediği gibi, zaman içinde kendini yenileyebilmesi sürdürülebilir bir endüstri olmuş yerli halk için.

Baobab ağacı, Afrika’nın bazı bölgelerinde doğal olarak yetişen ve genellikle geniş gövdesi ve dallarıyla dikkat çeken bir ağaç türüdür. Bazı baobab ağaçları, binlerce yıl yaşayabilir ve çevrelerindeki insanlar için birçok fayda sağlayabilir. 

Mimari açıdan, baobab ağacı genellikle doğal malzemelerle yapılan yapılar için bir ilham kaynağı olarak görülür. Bazı mimarlar, baobab ağaçlarının şekillerini ve dokusunu kullanarak ilginç tasarımlar yaratırlar. Örneğin, ağacın geniş gövdesi, kubbe şeklindeki yapıların tasarımına ilham verirken, dallarının kavisli şekilleri de çatı tasarımlarına ilham verir.

Baobab ağacı aynı zamanda, özellikle sıcak iklimlerde, yapıların doğal havalandırmasını sağlamak için kullanılabilir. Ağacın geniş gövdesi, içinde serin bir alan yaratırken, dallarının açık yapısı, yapıya doğal bir hava akımı sağlar.

Bazı mimarlar, baobab ağacının kalın gövdesini ve sert kabuğunu, dayanıklı ve güçlü yapı malzemeleri olarak kullanmayı da düşünürler. Ancak, bu kullanımın çevresel etkileri nedeniyle sürdürülebilirlik açısından eleştirilere maruz kalabileceğini de unutmamak gerekir. 

Baobab ağacı, mimarlıkta birçok farklı şekilde kullanılabilecek ilginç bir ilham kaynağıdır. Ancak bu kullanımın çevresel etkileri dikkate alınarak, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak yapılmalıdır.

Bunlarda ilginizi çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu