Ahşap camiler dünyanın gündeminde
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne Türkiye’den giren ilk anıtsal eser Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’ydı.
Alan olarak listeye dahil edilen ilk bölge ise İstanbul tarihî yarımadasıydı. En son dahil edilen eserlerin hem bunlardan hem de diğerlerinden ayrılan yönü dünyada bu listeye dahil edilen ilk seri kültürel varlıklar olmaları. UNESCO Dünya Mirası Komitesi’nin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılan toplantısında alınan kararla dünya mirası listesine kalıcı olarak katılan hipostil planlı anıtsal camiler, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan 21’inci kültürel miras varlığımız oldu.
Konya’nın Beyşehir Eşrefoğlu Cami, Eskişehir’in Sivrihisar Ulu Cami, Kastamonu Kasaba Köyü’nün Mahmut Bey Cami ile Ankara’nın Ahi Şerefeddin (Arslanhane) Cami ve Afyonkarahisar Ulu Cami gibi ahşap direkli ve kirişli camiler Orta Asya’dan Horasan bölgesine Türklerin hipostil planlı anıtsal mimari üslubunu Orta Çağ’dan bugüne taşıyorlar. Ahşap destekli camilerin erken örneklerini Orta Çağ’dan günümüze yansıtan örnekler farklı şehirlerde olmalarına karşın pek çok ortak özelliğe sahip.
13. ve 14. YY’arda inşa edilen ve ahşap oymacılığının en güzide örnekleriyle öne çıkan bu camiler kapıları, minberleri, sütun başlıkları, tavan kirişleri ve konsollarında görülen özenli ahşap işçiliği, ustaların isimlerinin kayıtlı olduğu kündekâri tekniğindeki ahşap minberleri ile ‘kalem işi’ adı verilen bezemeleriyle sanat tarihimizin eşsiz parçaları olarak insanların hayranlığını topluyor.