GenelHaberlerİşRÖPORTAJ

“Marangozluk Mesleği Bitme Noktasına Geldi”

Yarım asırdır ağaç doğrama ustalığı yapan Nurettin Bozdağ, mesleğin bitme noktasına geldiğini, bu nedenle çırak bulamadıklarını, kiralık işyerleri olanların kira, elektrik su ve vergi giderleri gibi masraflarını karşılayamadıklarını söyleyerek, Marangozluk mesleğinin bitme noktasına geldiğini söyledi

https://www.youtube.com/watch?v=ieb5MfnChKw

 

 

Mesleğe ne zaman ve nasıl başladınız?

1975 yılından beri baba mesleğim olan doğramacılığı devam ettirmeye çalışıyoruz. Bunun yanı sıra mobilya işi, PVC bunları yapıyorum.  1975 yılında Yeni Sanayi Sitesi yapıldı. Kura çeklince bu dükkân bana düştü. O tarihten beri de burada çalışıyorum. Bizim çalıştığımız dönemde okuma pek revaçta değildi. Daha doğrusu dükkânımız vardı. O zaman iş imkânları çok fazlaydı. Bir yerde çalışmak cazip geliyordu. Okumak çok cazip gelmiyordu. Bir de babamın yalnız kalmasını istemedim. Zaman zaman keşke okusaydım, çalışmasaydım dediğim anlar çok oluyor. Şimdi kendi çocuklarıma bu şekilde örnek veriyorum. Oğlum çalışın okuyun. En azından maaşlı birisi olun diye nasihat ediyorum.  Eski iş kalmadı. Eskiden babamın zamanındaki yapılan işlerden hiçbir eser yoktur. Şimdi her şey portatifleşti. Son zamanlarda daire karşılığı iş yapılıyor. İnsan bir binaya giriyor A’dan Z’ye her şeyini yapıp çıkıyor. Küçük işler için başka yere gitme şansı yok. O yüzden bizim bütün işlerimiz tamamen azaldı.  Kendi çalıştığım meslek için bunu söylüyorum.  Büyük işlere daire karşılığı girseydik belki bir şeyler yapardık. O da yalnız olduğum için büyük işlere girme imkânım olmadı cazip de gelmedi.”

Sağlıklı Doğrama Nasıl Olmalı?

“Ahşap malzeme ile PVC arasında sağlık bakımından bana sorarsanız ben kendi evimin PVC kendim yaptığım halde inanın ki ahşabın yerini tutması mümkün değil. Kim ne derse desin ahşabın kendine has bir güzelliği var. Ahşabın nefes alması, hava sirkülasyonunu yapması bir hayli fazla.  PVC düzgün bir şekilde yapar contalarını güzel bir şekilde yaparsanız menteşesini güzel bir şekilde vurursanız inanın evin hava alma diye bir şansı yoktur. Örneğin yaz günü Güneş olduğu zaman sıcaktan içeriye girdiğiniz zaman acayip derecede PVC nin kokusu ve plastiğin kokusu ile karşılaşıyorsunuz. Ama ahşap öyle değil. Bir çam ağacını biçtiğiniz zaman mis gibi etrafa koku yayılır. Onu evde kullandığınız zaman kokusunu hissedersiniz.”

PVC kullanımı neden arttı?

“Özellikle ülkemizde yetişen yerli çam dediğimiz çamlarımız daha güzel bir şekilde kokusu vardı. Plastik öyle değil. Benim imkânım olsa kesinlikle evime hiç plastiği hiç bırakmam. Şundan dolayı. Şişme bakımından ahşap tuvalet banyo gibi ıslak zeminlerde çam pek kullanılmaz ama diğer taraftan PVC binanın nefes almasını önlüyor.  PVC de bina nefes almıyor. Ahşapta öyle değil. Ahşabın gözeneklerinden bile hava geliyor içeriye mis gibi bir koku veriyor. PVC kullanımı biraz bayanların işine geldi. Silmekte kolaylık oldu. O yüzden halen ben bile PVC yaptığım halde PVC’ye sıcak bakmıyorum. Şu anda eski ağaçlar yoktur. Ayrıca ağaçta çok pahalandı. Eskiden PVC pahalıydı şimdi ağaç pahalandı PVC ucuzladı.”

Keresteyi nerden temin ediyorsunuz?  

“Kullandığımız ağaçları daha önce Kars’tan geliyordu. Daha sonra Adana’dan Maraş’tan Andırın’dan buralardan kereste gelmeye başladı. En sonunda bizdeki ağaçlar yetersiz kalınca Rusya’dan ağaçlar ithal edilmeye başlandı. Rusya’dan İlk zamanlar gelen ağaçlar çok mükemmel bir şekilde budaksız ve düzgün ağaçlar tomruk olarak gelirdi. Şu anda oradan eskisi kadar gelmiyor. Malatya’ya çok az sayıda tomruk gelir. Şimdi işlenmiş bir vaziyette geliyor. Rusya’da bu konuyu ayırdı. Her türlü şekilde mamul haline getirip daha fazla paraya çevirerek bu şekilde gönderiyor. Yerli yerli çamlarımız var ama kaliteli bir doğrama yapabilmek için kullanacak pek düzgün çam kalmadı. İnşaatlık olarak istersen var ama doğramalık olarak eski çamlarımız kalmadı.”

 Doğramanın haricinde neler yapıyorsunuz?

“Şu anda doğramanın dışına mobilya ağırlıklı çalışıyoruz. PVC nin eskisi kadar sürümü kalmadı. Büyük firmalarda büyük işler var ama bizim gibi küçük esnaflarda kalmadı. Şimdi genelde mobilya türü özel istek işler olursa onu yapıyorum. Her türlü, yani yapabileceğim gözümün kestiği özel ne varsa hepsini yapıyorum. Genelde anaokullarına yönelik çalışıyorum. Anaokullarına dolapları, masaları, sıraları bunları genelde yapıyorum. Nasipte kısmette ne varsa onu yapmaya çalışıyoruz.”

Çırak bulabiliyor musunuz?

“Çırak konusu konusuna gelirsek maalesef çırak yoktur. Benim yanımda 30 senelik çalışan bir kalfam var. Çocukken yanıma girdi. Babası elinden tuttu getirirdi. Halen şu gün olmuş yanımdadır. Hiçbir yere gitmemek şartıyla. Onun haricinde eskisi gibi böyle getirip de bir meslek öğrensin diye çocuğunu getiren kimse maalesef kalmadı. Eskiden çıraklık okulu tıka basa dolu olurdu. Ama maalesef şimdi öğrencilerden çok öğretmen var. Çırak yok kimse sıcak bakmıyor.”

Doğramadan çıkan talaşları odunları nasıl değerlendiriyor musunuz?

“Doğrama yaparken iyi ölçüp biçmek lazım.  Ne kadar az fire verirsen o kadar senin kazancının demektir. Eskiden talaş olarak ekmek pişirmek için iri talaş alırlardı. Onlar bitti kendi evimizde bile bizi ince talaş yakardık. Şimdi kaloriferler çıktıktan sonra onlara da rağbet kalmadı. Şu anda MDF talaşını çuvallara doldurup götürüp çöpe atıyorum. Kimse yakmıyor, kimse kullanmıyor maalesef. Kalın talaşı da vatandaşlar ısıtma amaçlı hayvanların altına seriyorlar. Onun haricinde talaş yakan kimse kalmadı. Bunlar ayrı bir gelir oluyordu. Bu gelirden elektrik, su, çayı, şekeri alıyorduk. Dükkânın küçük ihtiyaçlarını ekstradan karşılardı. Ama şu anda onlar da yoktur. Zaten PVC kullanımında çıkan hiçbir şey işe yaramıyor. Büyüklerimize dediği gibi 40 kere ölçüp bir kere biçeceksin. Ağacı tasarruflu kullanıp fireyi azaltacaksın.”

Tavsiyeleriniz nelerdir?

“Vallahi şimdi ben çocuğuma bile bu işi sevdiremedim. Babamdan dükkânı devraldım ama şimdi şu anda devredecek kimse yok. Çocuklarım okudular ama meslek yapmak istemediler O yüzden çırak da olmayınca her geçen gün meslek bitiyor. Belki bizden sonraki nesiller de yavaş yavaş bu meslek bitecek. Benim görüşüm böyle.”

A.Vahap Kaygusuz’un Röportajı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu